oh be bi yudum su yani sonunda halka konuşuyorum zaten
kurumuş dilim damağım
oh be iki kelam ediyoruz halka şuradan halk diyoruz halka
konuşulurken halk denmez diyenlere rağmen ulan
halk işte amk halk ve bi yudum su
halk yani halk deyince halk işte halk yani nasıl anlatayım
kokar anlarsın dirseğin değer elini sıkarsın halktır
şöyle bi baksan halktır zaten yani bi bakışta bile halk işte
siz neyin hesabındasınız
iki dakika karışıktı diye karı kızla kafamız
halk işte ya o fotoğrafını çekiyorsunuz ya eminönünün
o üsküdarın zeytinburnunun bağcıların
bazen gazi mahallesi bazen zonguldak maden işletmeleri
o değil işte onun fotoğrafını çekemediğinizin hepsi halktır
bu kadar zor mu ya
halk diceksin abi şudur budur ama şudur budur derdik o zaman
demiyoruz abi çünkü halk
halk ekmek yazıyorsunuz ya babanızla oturduğunuz sofrayı
yazıyorsunuz ya
kadınlarınızı nasıl özlediğinizi suçluluğu ve suçluyu
karşımızda sırıtan
biraz cesaret diyorsunuz biraz sabır biraz surat asma
hakkımız
onun yazamadığınızın hepsi halk işte halk diyorum hala bön
bön bakıyorsunuz
halk da bön bön bakardı halk desem suratına karşı en sevimli
ses tonumla halk desem
bönbön bakardı o da doğurulmuşluktan ibaretliğiyle bir
yenidoğanın isminin söylendiğindeki gibi suratına
önce bi yudum su sonra allahuekber allahuekber kulağına
özge şimdi burada olsaydı kucağımdan sarksaydı ayakları
ayaklarıma
bi kucağım olsaydı gömülecek bir kucağım
rahat yazıyorum kusura bakmıyorsunuz umarım
özge burada olsaydı ama hiç olmayacak ya mesela işte sen de
zengin halkım
sen de hiç okumuş sen de hiç işinden uzun uzun bahsedemeyeceksin
hiç olmayacak şeyler olmayacak hayatında
organik sebebi olmayan psikotik bozukluk yazılmamışsa ön
tanına
bir heykel kıramayacaksın şöyle ağız tadıyla
ibrahimin abandığı gibi nemruda
gözlerimin önünde ya şimdi özgenin burnunda çilleri var da
ben öpemiyorum ya
hiç öpemeyeceğim çünkü özge orada olmayacak
sen de hiç mehdi olamayacaksın
sonu gelmeyecek insanların haberdarlığının insaniliği bir
mucizedense basit bir duayla
sabaha karşı ürkütüp duracaksın geceyi biraz fazla abartmış
bi çiftin ön seksini
süpürürken kaldırımları belediye üniformasıyla
senin hiç ön seksin olmayacak ya özge tuvaletten dönmeyecek
mesela
bi daha koridorun karanlığından yürümeyecek dayı dayı
seni de kaba bulacaklar beğenilecek hiç bi yanın olmayacak
gönüller tekstilden aldığın yakası düğmeli beyaz üstüne
kırmızı çizgili tişörtünün ön cebinde 2001 baksınla
ayakkabılarından hiç bahsettirme hele bana ayakkabılarını
sona saklıyorum en sona
hiç birbirlerine paralel basmayacak ayakların dizlerin hafif
yana açık dirseklerin dizlerinde az önce ejderha ölmüş gibi parmaklarını açarak
öfkelenmeyecek ya çünkü özge bir daha
o kız da sana hiç bakmayacak o evlerde hep başkası oturacak
ve hep başkasında göreceksin kendinde görmek istediğini
hiçbir kahraman çıkmayacak aranızdan sigortasız çalışan
bırakmayan
veya ne bilim hiç ayaklanamayacaksın yorgunluktan çocuklar
koşuştururken divanın etrafında
çünkü özge de üzgün ben de ama yüz yüze üzgün değiliz ya
toki ters yere çıkacak çocuğun okuluna kızın oğlanlarla
mesajlaşacak
benden söylemesi senden bir sürü şey saklanacak bir sürü
yalan söylenecek özge yatakta dönüp duruyor ya
efendim diyeceksin efendim hanımı hastaneye götürmem lazım
her işi yaparım efendim bulaşıktan başlarım
ey halkım otur bulaşıktan sonra başlarsın
otur zaten bir şarapnel kucağımda
bir şarapnel bir laptop lan altı üstü kucağımda biraz
sıcaklık
çok acıklı oğlum yani bir şarapnele benzetmek bir laptopu
kucağında
acınası yani şu epic fail dedikleri di mi lan neo-epik
öyle değil işte oğlum öyle ayakkabı eskitmekle olmuyor
muhabir ayaklarıyla
muallim ayaklarıyla olmuyor slayt sunumları hazırlamakla
muhafız, muzaffer veya münzevi ayaklarıyla da
çok acıklı oluyor yapmayın lan kimse yapmasın olum manyak
mısınız
olmuyor işte böyle şeyler yapmayalım artık parça tesiri
yapmayalım şarapnel
bi susalım da ne dediği duyulsun be birader
daha bulaşıklar yıkanacak bekler
kurumuştur kurunun şimdiden yağı
lütfen diyorum bırak kalsın iki dakika daha şu musluk kapalı
çay olur bi çayını içerim hem otur şöyle laflıyoruz hem
burada
biraz sıcaklık, çok acıklılık ve ayakkabıların hakkında
sıcaklık bende tamam sıcaklığı bana bırakın
terleme bende idrar yapma rahatlaması var ya hani
olum bütün idrar piyasası elimde
dağılıp kaybolma da havaya karışarak
bende klozetin kenarına yapışıp kalan bokun esprisi neyse
bende
koca dayağı bende tamam alırım çocuk gelinleri de
işçi ölümleri, cumartesi anneleri, bir mayıs ok sıradaki marşımız
şimdi siz sıralamayı da kafanıza takacaksınız
ok o da bende
amerika bende diyorum olum
çatışma sürtüşme temas falan zaten yani
tazminat dosyaları, işten çıkarılmalar, istifa dilekçeleri
de
türkiye üzerine çekilen halaylar falan da
kavga dövüş feryat figan ha bi de çakmak bende
bu arada celladıyla kucaklaşan kurban da
hiçbirinize kaptırmam onu daha ben kucaklayacağım
kurban edilmeden önce bi yudum su
ağzının kenarına son bi sigara
kavuşamamışlık ve elveda yeterince acıklı aslında
kucaksızlık ve kucaklaşamama
ve kirli çirkin ayakkabıların da
halkımız sen daha yaratıcısın bu konuda
sana bırakıyorum bu kısmı istersen donatalım bu sayfalarca
bayraklarla
istersen inletelim her mısrayı davullarla zurnalarla
ne istersen söyle buyur bu mısra da senin
al bu mısra da ama ne kadar yer ayırsam da sana ne kadar
bıraksam da
celladı kucaklamak kolay sana
sen sıkıysa bir de kellesini aldıktan sonra omuzundan kucakla
celladın da ödü kopar kucaklayamadığı her kurbandan sonra
ölümden
temiz giyer mesaiden sonra tetikte yürür temiz
ayakkabılarıyla
siz de devam edin ayaklarınıza temiz ayakkabılar giyin
devam edin asayişe ve istihbaratınıza
anlaşılan bir süre daha acıklı kalacak bu da
bir ölüm varsa elbette bir elveda bir şarapnel bir halk
ben biraz daha yürüyeceğim ve yalın ayak gireceğim mezarlara
evlere yalın ayak
camilere ve deniz kıyısına da
zaten nasıl olacaksa bu temiz ayakkabılarımla
boka basmamış tükmüğe ve atmığa
yağmura bulaşmamış
çimlere basmış
ve araba paspaslarına
ama çalı ezmemiş düşünsene
hiç saz kırmamış diyorsun
çiğ çimentoya saplanmamış nasıl ya
kıvrılmış götün altına alınmış
şut çekmemiş ne demek abi hiç
teneke kola tekmelememiş
ve kutuya kaldırılmış
dolaba dizilmiş belirli bir açıyla
eve çıkarılmadan girilmiş
bir kere giyilmiş
sevmeden sevişmeye bir cuma akşamında
ama değil bir bayram sabahı kana basmaya
Barış Özgür
Duvar /Mayıs-Haziran 2014, s. 36-7
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder