LIV.
Onulmaz
Dindirebilir miyiz, eski, uzun Azabı?
Yaşar ve kımıldanır içimizde,
Kurt ölüyle, tırtıl meşeyle yıllar yılı
Beslenirse, öyle beslenir bizle.
Dindirebilir miyiz, eski, uzun Azabı?
Hangi iksir, bitki suyunda, hangi şarapta
Boğacağız bu çok eski düşmanı?
Tıpkı bir yosma gibi yıkıcı, obur o da,
Ve tıpkı karınca gibi sabırlı.
Nasıl boğacağız? –hangi iksirde? –şarapta?
Söyle, güzel büyücü, aydınlat, biliyorsan,
Yaralıların, atların ezdiği
Can çekişen, yarı ölü bir askeri andıran
Bu sıkıntılarla dolu zihni
Söyle, güzel büyücü, aydınlat, biliyorsan.
Kokusunu almış kurt, çoktan dikmiş burnunu
Ve başında kargalar dönüyor bak,
Bu asker gömülmekten kessin mi umudunu?
Böyle kurda kuşa yem mi olacak?
Kokusunu almış kurt, çoktan dikmiş burnunu.
Işıtılabilir mi çamurlu, kara bir gök?
Yırtılır mı acaba karanlıklar?
Ki ziftten daha yoğun; sabahı, akşamı yok,
Ne yıldızı, ne de şimşekleri var.
Işıtılabilir mi çamurlu, kara bir gök?
Hanın camlarındaki umut ışıklarını
Söndürmüşler hiç yanmamak üzere!
Aysız, ışıksız, çamurlu ve bozuk yollarda
Kalmış kurbanı barındırmaz kimse!
Şeytan söndürmüş bütün umut ışıklarını!
Güzel büyücü, hoşlanır mısın lanetlilerden?
Kalbimize, nişan tahtası gibi,
Zehirli oklar atan Azabı bilir misin?
Bilir misin hiç affedilmemeyi?
Güzel büyücü, hoşlanır mısın lanetlilerden?
Cehennemlik dişlerle kemirir Onulmazlık
Ruhumuzu, şu zavallı anıtı,
Ve tıpkı, beyaz karıncalar gibi, sık sık
Temelinden oyup çökertir yapıyı.
Cehennemlik dişlerle kemirir Onulmazlık!
Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri
Türkçesi: Erdoğan
Alkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder